Suskun Yamaçlar

Yine efkarlarında
Gönlüm
Gecelerden sabahlara
Hazan yaprağı gibi
Atıldık döküldük
Bir kenara
Yağmalandı ömrümüz
Zaman boşluğunda
Bir adım özlemdi
Bir adım hasret
Dolaşıyorum
Suskunluğun yamaçlarında

Ömür kadehlerimden
Aktıkca akıyorum
Yıllara
Gönül ateşinde
Küllenmiyor vakitler
Ya dökülüp gidiyorum
Yada tükenip bitiyorum
Kıvılcımlar saçıyorum
Mehtabın ufkundan
Kızıl gıruba
Yakıyorum günleri
Suskunluğun yamaçlarında

Hüzün bağlarından
Mor salkımlı baharlara
Tesadüf sevdalarda
Hep dünde kalan
Bir tutkuydu
Yaşantılarım
Öyle alışmışımki
Alıp verdiğim nefeslerime
Sabahlar uzak
Uykular yasak
Loş bir yalnızlığa
Estikce esiyor rüzgarlar
Savruluyorum
Suskunluğun yamaçlarına

Biraz deli biraz divane
Gönül kıyılarından
Gülistana
Derya gibi yamaçlarda
Çoğaldıkca azalan
Yürekten yaralar
Gönülden sızılar
Varsın geçsindi zamam
Sarmal bir
Sıcaklığın kollarında
Akıp gitsindi yıllarım
Mutluluğun girdaplarında
Diz çökmüşüm
Suskunluğun yamaçlarında
Diz çökmüştüm duygusallığa

Bitmiyor rüyalar bitmiyor
Derin uykularda
Dünlere yakınlıyım
Yarınlara uzaklı
Belki zanlıyım
Diplerde saklı
Biraz tuzaklıydım
Ne aranandım
Nede bulunan
Sadece
Suskunluğun yamaçlarında
Dünlerde
Unutulandım Unutulan
Boşver be gönlüm boşver
Akıp bitsindi zaman.

Exit mobile version