Olasılıksızlık Metaforu

Mutluyum!
Bu deli dolu kocaman dünyada tek kurtuluş çaresinin ,tek yara merheminin birkaç iyi insanla ,sermayem dediğim birkaç dostla mümkün olabileceğine inanıyorum. Binlerce boş vermişlik barındıran bu tüketim gezegeninde nadiren de olsa iyi insanların birbirini çektikleri ve buldukları ihtimaline inanıyorum. Bir kelebek etkisiyle iki iyi insanın buluştuğunda ve enerji oluşturduğunda kötü olan ihtimallerin bir bir silinip gittiğine inanıyorum yeryüzünden. Siz bu enerjiye ister dua deyin ,ister metafizik deyin ,isterseniz de entropi bu karşılıklı enerjinin iyi ihtimalleri yanında getirdiğine inanıyorum. Yaşayan insanlar için hayat mucizelerle dolu. Bu mucizelerin içinde en güzeli tevafuk buluşmalar ,karşılaşmalar. İhtimallerin içinde sıfır bile olduğunu düşünmezken bu ihtimalin. Bir şekilde olasılıksızlık devreye girer ve işte o enerji karşılaşması gerçekleşir. Sonra ışığın etrafa dağılması gibi karartılar, silik yüzler yok olur gider hayatımızdan. Netleşir hayırlar ve evetler. İşte o zaman nasibin esiri olduğu vakit gelmiştir. Bazen öyle çok gürültü vardır ki etrafta bunu anlayamadan yanımızdan kaçar gider o gemi. Bazense gece kapkara bir denizde resifleri izlemek gibi anlarsın bir şeylerin başka olduğunu. Başka dersin gelmesi başka ,olması başka. Dün bir anda yok olmuşken gözünden ,bir yarın beliriverir mutlu bir gelecek için. Oysa kesişmenin nerede gerçekleşeceği formülü yoktur hiçbir zaman gelecekte .O sadece bir varsayımdır. Ve sen şimdi o varsayıma bile manaların en güzeli yüklersin. Hatta bazen abartırsın o varsayıma şiir dersin ,şarkı dersin, uzak dersin. Ama bir isim verirsin sırf sana ait olsun diye bir parçası. Sonra şükredersin. Varlığa ,varlığı yaratana. Simyacı gelir sonra aklına : ‘Aşkı yaratan ,çalışan ve dinlenen ,güneş ışığı altında hazine arayan ve herkimse için sevilecek birini yaratmış olandı. Çünkü böyle olmasaydı ,insan soyunun hayallerinin bir anlamı olmazdı.’ Binbir çeşiti olan aşkın sevginin illaki biri olmalıydı ,sevgi üzerine yaratılan varlıkta. Oysa bazen yanlış anlamakta vardı kaderde. Yanlış okumak o kader günlüğünü. O çiçek açmamışsa herşeye rağmen ,ben onun mevsimi ben onun toprağı değilim demek de vardı o yollar uzun yürünse bile…
Ama öyle ya herşeyi yordukları bu dünyada iyileri de yordular, çocukları da yordular ,sevmeyi de yordular.
Oysa sevmek yorulur mu demeyin.
Yorulur elbet. Etrafa saça saça gezdiğin o sevgi bir gün yorulur. Kendi köşesine çekilir. Asıl açması gereken bahçede yabani bir ot gibi kalır yapayanlız. Sevmek te yorulur günün birinde .
Ama ne demiş şair ; Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmakta. Hatta sevda uğruna ölmekte.
İşte bu tüm iyi insanları yüreklendirir.
Sevmek ayıp değil naraları atar sadece etten olduğunu sandığın ,o eşsiz kalp.
Etrafa nergis, ıhlamur, lavanta kokuları saçmaya başlar insanlık. Sen bir koku seçersin tüm dünya öyle kokmaya başlar.
Seversin yeniden. Ama susarsın. Olsun susmakta sevdaya dahil. Hemde en güzeli. Çünkü sessizliğini en iyi bilen sadece seni yaratandır. Susunca açılmaya başlar tek tek bütün kapılar .Sonra dersin ne varsa senden gelen naz, niyaz ey bülbül çekerim hepsini, neolur beni biraz güldür. Oysa güldürse de, ağlatsa da artık o yola çıkarsın. Çünkü bilirsin; o yol çok güzel. Çünkü bilirsin mesele vardığın yer değildir. Bazen o yolda yürümektir asıl olan .Bu sebeple yürür gidersin başını ,sonunu düşünmeden.
Sevmek demek mühimdir ama. Sadece söylemek yetmez. Sözler havada uçuşur kaybolur gider.S evmek bir tavırdır, bir hâl. Sevmek beklentisizliktir .Sevmek yoku var ,varı yok etmektir. Sevmek ezberlerin ötesinde ,kafiyesizliktir
Sevmek, işte o insana verilmiş en güzel nimettir.

1 Yorum

Yorumlar kapatılmıştır.