Oblomov

Kediyi saklama çabalarımız boşa gitmişti. Yaramaz kedi sepetin üzerine örttüğümüz örtüyü patileriyle kenara itmiş, bir sıçrayışta babamın ayaklarının önüne düşmüştü. Babam sertleştirmeye çalıştığı gözleriyle: ‘‘Yine mi geldi bu hayvan? Çabuk çıkarın evden!’‘ diye kükremişti.Biz getirmedik buraya, alıştı kendisi geliyor, dedi kardeşim. O halde yapacak tek şey kaldı, diye karşılık verdi babam.Kediyi kucaklayıp evden çıktı.

Bir kediden böyle kurtulabiliniyordu ama hiçbir işe yaramayan insanlardan kurtulmak ne mümkündü. Bir de en yakınlarınızdaysa…

En sevdiğimiz komşumuzdu Nilüfer teyze. Annemin en can dostuydu. İş hayatında birçok insanla tanıştım ama Nilüfer teyze kadar çalışkanını görmedim. Sabahın beşinde kalkar, akşam yemeğini pişirir, kahvaltıyı hazırlar, günlük ev işlerini yapardı. Bazen okula giderken kapıda karşılaşırdık. Evden yemek ve deterjan kokuları bir arada gelirdi. 7.30 otobüsüne yetişmek için hep acelesi vardı. İş dönüşlerinde alışveriş yapar, bir dost sesi duymak ve biraz soluklanmak için bize uğrar, annemle akşam kahvesi içerlerdi. Bu akşam kahvelerinde konuşmalarına kulak misafiri olurdum. Akşam sohbetlerinin konusu genelde eşi Nuri amca olurdu. ‘‘Çalıştığı hiçbir işte dikiş tutturamıyor, en fazla bir hafta sonra bir sebep bulup ayrılıyor. Yeniden bir iş bulup çalışmaya başlaması en az iki ay sürüyor. Bari bu zaman zarfında ev işlerine yardım etse ama ne mümkün! Elinde gazete iş arıyorum diye bütün gün oturuyor, oturduğu koltuk içine göçtü. Ah Leylacım ah! Sizin oğlanın getirdiği kediyi ağaca bırakmıştınız kurtulmak için, ben bu adamı ne yapayım?‘‘ deyip buruk bir kahkaha atardı.

Aslında içten içe bu adamı neden çektiğini sorgulardım. Zaten evin geçimini o sağlıyor, evin tüm işlerini de yine kendisi yapıyordu. Nuri amca tembel olmaya tembeldi ama nazik bir insandı. Hitabeti de çok güzeldi. Konuşurken ılık bir bahar esintisi geliyormuş gibi hissederdiniz. Sanırım bu özelliği diyordum kendi kendime.

Yıllar sonra Nuri amcaya bir kitabın sayfaları arasında rastladım. Evet Nuri amca kelimenin tam anlamıyla bir Oblomov’du.

Bir Yorum Yaz

Lütfen Yorumunuzu Giriniz
İsminizi lütfen buraya yazınız