Bilemedik

Bir yeminimiz vardı kalû belâ’da hatırlar mısın?
Alnımızda mühr’ü sabit,
Elzem bir kaderimiz vardı,
Razılığı baş yastığımız olan.
Gözlerimizden okunurdu,
Kalbimizin her sayfası
Öyle itaatkar
Öyle sebatkar

Çınar dallarının altında
Cennet’ul Me’va’da
Kadim buluşmalarımız vardı bizim
Her kelimesi
Ayet kadar mukaddes
Yemine hacet duymayan
Müberra
Müstesna kelâmlarımız

Sevmenin henüz
Gönül sıratı ile sınanmadığı günlerdi heyhat.!
İki kaburga arasında şahlanan Aşk’tı bizim anamız.
Serden geçip,
Y’ârla imtihan olunan Maşuk’tu babamız.
Habil ile Kabil kanlı bıçaklı olmamıştı henüz.
Aşk’a halel b’ulaşmamıştı.
Kan kokusu yakmamıştı genzimizi.
Sümeyye’ler Yasir’ler
Yusuf’lar Züleyha’lar
B’ulanmamıştı hicrana

Bir yeminimiz vardı kalu beladan hatırlar mısın?
Kalbimizi yarsalar hani
İnkar nedir bilmezdik
Oluk oluk aşk fışkırırdı.
Henuz bıçak yarasına hasret bırakan
Söz kesiği yaralarla tanış değildik.
Ahşap sandıklarda çeyiz namına s’aklanan
Sadakat timsali sözlerimiz vardı
Zinhar yoldan dönmez/dönemezdik

Bilemezdik
O zamanların
Bir rivayetten ibaret kalacağını
Binbir gece masallarında d’evleşen aşkların
Kulağımıza ninni diye okunan vuslat masalları olarak kalacağını
Adımızın geçtiği bir mısrada
Kalbimizin nasıl sızlayacağını
Bilemezdik

Oysa bilmeliydik
Güzel olan herşeyin
Zıttı ile sınanacağını

Bilmeliydik

(A.KİBAR)

Exit mobile version