Sabahın Fendi Akşamın Rengi

Yine sessiz, yine kimsesiz
Sonu yoktu bekleyişlerin
Yalnız yalnız
Dokunuyorum ağıtlara
Ah ile vah ile
Yalpalıyor keşkelerim
Omuzlarımda
Ağırlığınca sitemlerim
Öyle mahzun
Öyle kadim
Hüzün hüzün
Geçiyor günlerim

Uykusuzluğun uhdelerinde
Gözlerimde
Gam yağmurları
Öyle mahmur ki esintiler
Fecrin yakarışlarında
Ağlıyor geceler
Neydi bu içimdeki
Kalabalık birikintiler
Bazen puslu, bazen berrak
Dökülüp gittiler
Herkez kendi haline
Uzakmı uzak
Acılar ve ağıtlar içinde
Hüzzam nağmelerinden
Hicran hicran
Geçmişim kendimden

Gönül boyundan
Ömür boyuna
Aşk narında
Yanmışım Sevda sevda
Ağırlandım, oyalandım
Yamalı mutluluklarda
Ayazın baharında
Baharın ayazında
Yağıyordu zaman
Üstüme üstüme
Bir yanım eksik
Bir yanım ıslak
Sökülüp atılmış gibi
Gözden uzak gönülden ırak
Gül kurusundan
Hazan demlerine
Belkide unutulacaktım
Dünde kalanlar gibi

Zift karası gecelerde
Boş geçtiğim rüyalar
Bekleyişler ve acılar
Kangren olmuş gözlerimde
Renk değiştiren sevdalar
Zindanlarda Aşk ile
Nasır tutmuş yaralar
Daha ne desemki
Biraz kederliyim
Biraz düşünceli
Sabahın fendinden
Akşamın rengi
Bakışlarımda
Donuk bir zemheri
Hep birikintilerde
Tükendi ömrüm tükendi.

Bir Yorum Yaz

Lütfen Yorumunuzu Giriniz
İsminizi lütfen buraya yazınız