‘’Bahar’’ kelimesi Farsçadan dilimize girmiş bir kelime…İlk yaz, güzel olan, güzellik anlamlarına geliyor. Her insanda güzel duygular çağrıştırdığına inanıyorum. Sadece ismi Bahar olduğundan dolayı hiç tanımadığımız bir insan için bile pozitif hissedebiliyoruz. Kışın puslu, soğuk ve iç karartıcı havasının sona erip, güneşi daha çok görmeye başladığımız günlere gelmek mutlu hissettiriyor. Varlık her şeyden önce bir uyanıştır. Baharla birlikte uyanan doğa bizim ruhumuzda da dalgalanmalar, yenilenmeler, umutlar yeşertiyor.
Bahar üzerine şarkı ve şiir yazılmış konuların da başında geliyor. ’’Sana söz yine baharlar gelecek’’ diyen Sezen Aksu zulümlerin, acıların bitmesini baharın gelişine duyulan sevince benzetir. Ziya Osman Saba beklediği mesut günlerin baharla geleceğini anlatır bir şiirinde… Baharın anlatıldığı hemen hemen her yazılı metinde su imgesiyle de karşılaşırız. Yaz daha çok denizi çağrıştırsa da bahar akan bir dere kenarını zihinlerimize taşır. ‘’Suyun şırıltısı eşliğinde yaşlı bir ağacın altında oturmak’’, ’’toprak canlanıyor, suyun şırıltısı değişiyor’’… gibi söylemleri bahar yazılarında sık duyarız. ‘’Suların yaşamının ufacık bir ayrıntısı benim için çoğunlukla içsel bir ruhbilim simgesidir’’ diyor Bachelard ‘’Su ve Düşler’’ kitabında. Ruhumuzun bir yerlerinde baharı ve suyu yan yana koyuyoruz sanırım. Su nasıl serinliği ve temizliği taşıyorsa, bahar da tazelenmeyi ve yenilenmeyi taşıyor yeryüzüne…
Okuduğum bir yazıda gökyüzünün bahar gelince ağlamayı unuttuğunu bu yüzden yağmurların azaldığını anlatıyordu. Bizim de ruhlarımıza, duygularımıza, düşüncelerimize bahar gelmeli…Ağlamayı unutmalıyız mesela…Yapamam dediğimiz her işi yeniden düşünmeli, taze bir gayretle işe koyulmalıyız. Konuşmam dediğimiz, kırıldığımız eski dostlarla yeni bir başlangıç yapmalıyız. Her olaya yeni bir bakış açısı ile yeniden değerlendirmeye almalıyız. Gönlümüzde taze çiçekler açmalı… Zira böyle yapmaya, bu şekilde davranmaya, kendimizi yenilemeye hepimizin ihtiyacı var. Ne güzel diyor Orhan Veli ‘’Ben her nisan bir yaş daha gencim.’’
