Kâhin

Sabah ezanından biraz önce olmalı vakit… Bu horozun ötüşü hiç şaşmaz. Hastaneye malzeme taşıyan kamyonun sesli sensörüyle aynı ana rastlar. Hastanenin bahçesindeki söğüt ağacına bir kumru konar oldu birkaç gündür. Horoz soloyu burakıp düete başladı kendince. Kendi dillerinden anlıyorlardır birbirlerinin belki de. Karşılıklı konuşuyorlardır kim bilir. Bana da değişiklik oldu farklı bir ses…

Tavanın sağ üst köşesine yerleşen yeni arkadaşım da hareketlendi. İncecik ayaklarıyla tangoya benzeyen danslar yaptı. Ağına tutunup inişler çıkışlar gerçekleştirdi. Sessiz bir şekilde pastoral senfoniye katıldı.

Şehir uyanacak birazdan, canlanacak. Erkekler işlerine gitmek üzere yola çıkacaklar. Araba , otobüs, kamyon gürültüleri birbirine karışacak. Herkes bir yerlere varma telaşında…Kadınlar çocuklarını uyandıracak, hızlıca kahvaltılarını ettirip okula yollayacak. Sonra da gündelik telaşlar başlayacak… Hastalığımın başladığı gün ben de buna benzer bir telaşın içindeydim. Hızlı hızlı yürüyor, hızlı hızlı konuşuyor, hızlı hızlı yiyordum yemekleri… Hedefime ancak böyle varabilecekmişim gibi aceleciydim. Varış noktamın bu hastane odası olduğunu bilseydim aynı hızla hareket eder miydim acaba! Biraz komik olurdu sanırım.

Birazdan hastanede de sesler yükselecek. Burada tam olarak kesilmez gerçi. Yan odadaki İhsan amcanın inlemeleri hiç kesilmedi mesela… Koridorun ucundaki odada kalan Nermin teyze de bütün gece öksürüp durdu. Buranın da kendine ait bir melodisi var. Hemşirelerin tansiyon ölçme aletiyle birlikte yaptığı rutin kontroller de orkestraya ayrı bir tat katmıyor değil. Bu şekilde sesleri dinlemek, ne zaman kimin ne yapacağını bilmek herkese nasip olmaz sanırım. Benim bakımımla ilgilenen Gül Hanım’ ın bunlardan pek haberi olmaz mesela…Saat on ikide bir uyur, top patlasa uyanmaz. Ben de ona bakıp ne çok şeyi kaçırıyor, deyip içten içe gülümserim.

Bugün günlerden çarşamba. Fizyoterapistim gelecek. Rutinimden biraz çıkacağım ama olsun. Turgut sevimli çocuk. Annesi Turgut Uyar hayranı olduğu için koymuş ismini. Ama onun arası şiirle pek iyi değil. Daha çok filmlerden, dizilerden konuşuyoruz. Buradaki zamanın aksine Turgut’un geldiği günler saatler çok hızlı akıp gidiyor. Sonraki günlerin hızı yine yavaşlayacak. Ama çarşambayı bekleme fikri güzel. Ona ‘’geleceği gören’’ anlamında kahin diyorum. Çünkü hastalığımın başlarında bana diyordu: ‘’Çevrende çok az insan kalacak’’ İşte bildin sen bir kahinsin.

Bir Yorum Yaz

Lütfen Yorumunuzu Giriniz
İsminizi lütfen buraya yazınız