Babama İthafen

Canım mis gibi sıcak ekmek çekmiş… Tulum peyniri ve tereyağı içine güzelce koyup yemek. Bilmem ki cebinde parası var mıydı? Ama bilirdim ne yapar eder onu bana getirirdi.
Uykumdan uyandırmaya hiç kıyamazdı beni. Kıyamet kopsa bana uyurken dokunmaz ,asla uyandırmazdı.
İlkokuldayım.. Ev ile okul arası yaklaşık iki kilometre mesafede. Yürüyoruz yol boyu. Şakalaşıyoruz. Elinden tutuyorum sıkı sıkıya. Biliyorum o el hiç bir zaman bırakmayacak ellerimi.. Kış günü, soğuk..

”Üşüdün mü babiş?” diye soruyor adım başı. Oysaki bilmiyor onun yanımda oluşu sıcaktan bir fanus gibi sarıyor bedenimi. Okul zilinin çalmasına yarım saat kala varıyoruz okula. Hemen orada küçük bir manifaturacının yanında, kapısı cam göbeği yeşilden, vitrini sokağa bakan bir börekçi var. Cam kapının buğusundan içerisi görünmüyor. Gıcırtıyla açılıyor kapı içeriye doğru. Girer girmez börek ve poğaça kokusu sıcak hava ile birlikte vuruyor yüzümüze. Oturuyoruz karşılıklı. Saçlarımı okşuyor ,yanaklarıma dokunuyor ve yine soruyor ‘üşüdün mü babiş?’ Hemen bir bardak sıcak süt söylüyor yanında sıcacık poğaça. Bir ömür öyle güzel sıcak süt içmedim ben bir daha. Yine şakalaşıyor benimle. Sonra kalkıyoruz oradan. Cebindeki para son parası belki de ama hiç anlamıyorum onu. Benim babam dünyanın en zengin insanı gibi geliyor bana. Öpüyor alnımdan ve uğurluyor okulun bahçesine beni…
Bakıyorum ardından ‘ne kadar güçlü benim babam’ diyorum ‘ dağ gibi kocaman’. Çocuk gözümde devleşiyor o adam. Uzaklaşırken bile devleşiyor..
Yıllar sonra bir gün sımsıkı sarılıyorum ona” ben sensiz yaşayamam babam diyorum sakın ama sakın beni bırakma’ içimde ki küçük kız çocuğu tutuyor kalbini sımsıkı ,nefesi nefesim oluyor sanki. Çok değil üç yıl sonra bırakıyor o kocaman eller, küçücük elleri.. Rıhtımdan demir alıyor koca yürekli dev adam. Sarıldığım kollarım, ellerini tuttuğum ellerim, çenesini bağlıyor soğuk tülbentle. ”Nasıl nefes alıyorum ,nasıl kalbim durmuyor ki şimdi benim?” diyerek ağlıyorum. Boylu boyunca uzanan bedeni artık yanımda değil önümde, yerde yatıyor işte. Yüzünde bir garip gülümseme.” Ben sensiz nasıl yaşarım babam” diyorum.. ”Dayanağım, yıkılmayacak koca çınarım, benim şu fani dünyada ki  insandan evim”…
Sensiz yaşıyorum babam.. Yalnızlığı dost edinerek.. Seninle yaşadığım her anı kendime dayanak edinerek. Ta ki seninle buluşacağımız o günü bekleyerek…. 

Bir Yorum Yaz

Lütfen Yorumunuzu Giriniz
İsminizi lütfen buraya yazınız