Gurbet Benim İçimde…

Gurbet insanın anlaşılmadığı yerdir aslında.Çiçek açamadığın bir bahçedir, karşındakine söyleyemediğin bir söz…Uzaklara dalıp gitmektir kalabalıklar arasında…Kendini ait hissetmemektir hiç bir yapboz oyununa…
Elimde bir valiz, ruhumda fırtınalar…Estim, duruldum kendimi bir okyanus kenarında buldum.Gurbete geldim sandım.Sılaya kök saldığımı anladım.Sıladan ayrıldım sandım gurbette yaşadığımı anladım.Meğer gurbet insanın içindeymiş, dışardan bakınca.Meğer gurbet anlaşılmadığın yermiş.Saatlerce konuşmayı sevdiğin, uzun uzun tüm ayrıntıyı anlattığın insana…Susmaya başlamakmış gurbet.Gurbet yıllarca beraber oturduklarının kapılarının kapanmasıymış.Selamsızlıkmış;selam almamak ve selam verememekmiş gurbet.Aradığında ulaşamadığın telefonlarmış.Uzaktan bakan umutsuzlarmış.Gurbet var içinde yok olmakmış.Kalabalık içinde yapayanlız kalmakmış.Kalabalık içinde bile değil hatta tüm dünyada tek başına yaşamakmış gurbet.Ait olamamakmış.Dahil olamamakmış.Kapsayamamakmış.Bakakalmakmış gurbet.Biten yollar, notasız çalınan şarkılar, hep hasret üzerine açılan fallarmış gurbet.Şiir yazmakmış geçmişte ne varsa varolan.
Herşey zıddıyla bilinir derler ya gurbeti de zıddıyla anladım.Aslında hep ordaymış oysa.Sılaya kavuşunca gurbeti anladım.Sılayı tattım.Gurbete ağladım.
Bir çay içtim.İçlendim.İçimden içime bir yolculuğa başladım.En sonunda gittim bir gurbette kalakaldım.Meğer gurbet anlamların anlamsızlaşmasıymış.Meğer gurbet hüzün kuşuymuş konan ruhuma.Saatlerce ağladıktan sonra bir iç çekmesiyle huzura kavuşmakmış dünyanın bir ucunda.Meğer gurbet benim içimdeymiş.Getirmişim onu yanıbaşımda.Ellerimde, avuçlarımda.Gözümün hemen ucundaki damlalarda.Meğer gurbet türküymüş bir sazın ucunda.Dinlerken kavuştuğummuş anneme,babama.Meğer gurbet rüyalarmış unutulmayan hafızalarda.Gurbet Üsküdar’da rüzgarda, kollarını açmakmış özgürlük sanıpta.Meğer gurbet bir kahve yudumuymuş, içtiğini hayal etmekmiş dostlarla.Özlemekmiş gelmiş ,geçmiş ne varsa.Meğer gurbet içimdeymiş yanımda getirmişim dünyadan uzağa geldim sansamda…