Bâki’ de bir Doğulu

Büyükten küçüğe herkese verirdi kıymet,
El-alemin onda bulacağı ancak selamet.
“Hele Sükût!” derdi birinden duysa gıybet,
Allah’ım bize de onun ihlasından lütfet!

Tanıyanlar için en meşhur yönü mahviyet,
Kanaatimce geçilmeyecek huyu sehavet,
Tabiiyeti, mensubiyeti bastan aşağı asalet,
Hal ve hareketinin membaı ruhundaki şecaat.!

Geçindirdiği hanesinin sırrıdır kanaat,
Evinde her köşede bulacağın bereket.
Bize verdiği bir ders de azim iktisat
“Ben dik gezerim” derdi, kime ne minnet!

70’li yıllarda her tarafta fakr-u zaruret,
Dostu cebinde bulurdu ondan bir nusret,
Hayatımda tanıdığım en hesapsız cömert!
Kedi, köpek razıydı ondan hep hayvanat.!

80’li yıllarına onunla bir göz at;
Terazisinde tarttığı hep şeker şerbet,
Bakkalında dikkat ettiği sadece merhamet,
“Müşteriye gitmez derdi”, “o sebze bayat!”

90’lı yıllar için “Amcabey” ile yad et,
Bize düşen akşamlarda leblebi ile gofret,
Tebrizkapı, Şabakhane ve at arabalı hayat,
Sırf Allah için sevene cennetini verir elbet!

2000’li yıllar TV önünde uzun muhabbet,
Üstünde örtüsü ile bitmeyen çayda sohbet.
Rahat et, ayağın uzat ve arkanda kırlent,
Sigarayı çekisinde bile vardı bir letafet.!

Onun için beş farz idi din – diyanet,
Tam sarıldığı için buldu onu hidayet.
Kimse göremezdi eda ederken sâlat,
Riyadan kaçırırdı onu, ondaki haşyet!

Efendimizin (SAV) vaadidir komşusuna şefaat,
O benim ceddim, Bâki’de yatan bir ehl-i cennet!
Temkinde üst perdeden hep evliyaya hürmet,
Ufkunu yakaladığı toprağında bizi de haşr et!

Kerem-kân’ı eder sana Rahmet,
Meftuhi’ye de versin senin gibi nihayet.
Hayatta doyamadım, şimdi düşte seyret
Layık torun olamadım, hakkını helal et!

Exit mobile version