Öğretmenler odasında oturuyorum. Semaverde demlenen çayın kaynama sesi yükseliyor ara
sıra. Sonra sessizlik… Ders anlatan hocaların sesi duyuluyor zaman zaman. Cevap verilmeyen
telefon sesleri de bozuyor sessizliği bazı anlarda. Önümde çözmem gereken testler, okumam
gereken kitap, doldurmaya üşendiğim için boş duran çay bardağı. Öylesine oturuyorum. Boş
boş bakıyorum. Kapı hızla açılıyor. Içeriye hızlı adımlarla temizlik personeli Sıdıka Hanım
giriyor. “Fasulye bulamadım. Menüyü değiştirdim, fırında tavuk ve salata yapacağım.’’ diyor
telaşlı bir ses tonuyla. Yanına bir şey yok mu? diye soruyorum. “Doğru söylediniz bir de
makarna iyi olur.’’ deyip teşekkür ediyor böyle bir öneride bulunduğum için. Geldiği gibi hızlı
adımlarla odadan çıkıyor. Sıdıka Hanım işe başladığı andan itibaren pozitif bir enerji yayıyor etrafına. Kendine özgü, doğal bir tatlılığı var.
İşini severek ve özenle yapıyor hatta o kadar iyi yapıyor ki biz öğretmenler odasında ne kadar
oturacağımızı onun temizlik saatlerine göre ayarlamaya başladık. Koridorları silerken “ o
taraftan yürümeyin iz bırakıyor ‘’ dediği için yolumuzu değiştirmek zorunda kalıyoruz. Aslında
bu bizi yorsa da onun kurallarına uyuyoruz Sanırım onu üzmek istemiyoruz. Bugün mesai
arkadaşım Zeynep Hoca’ nın doğum günü. Çok sevdiğim, değer verdiğim birisi. Onunla vakit
geçirmekten her zaman çok hoşlanırım. Bulunduğu ortama hareket getiren dinamik bir yapısı var. Konuşmalarıyla yüreğinize su serper, rahatlatır sizi.Denizi çok sever Zeynep Hoca. İmkanım olsaydı deniz
kenarında balonlarla ve çiçeklerle süslenmiş bir masada kutlamak isterdim doğum gününü.
Ama ne yazık ki tam gün çalıştığım güne denk geldi. Ama şuna inanıyorum. Samimi bir kalple
sevmek ve bunu hissettirmek yeterli. İlk tanıştığımızda dolabıma küçük hediyeler koyardı kendi
el emeğiyle yaptığı. Küçük kağıtlara şirin yazılar yazardı. Çok mutlu olurdum. Öğrencilerimin
de içlerinden gelerek sarf ettikleri sevgi sözcükleri en favori hediyelerim. Geçen sene Katarlı
bir öğrencim pahalı bir parfüm hediye etmişti. Ama başka bir öğrencimden gelen, çiçekler ve kalplerle süslenmiş ve “Seni çok seviyorum, sen çok tatlı bir öğretmensin” yazan bir kağıdı daha sevimli bulmuştum. Bu arada mutfaktan gürültüler
geliyor. Sıdıka Hanım mutfağı temizliyor sanırım. Bu kadar boş bakmak yeterli galiba. Gerçi
yazdıklarıma bakılırsa pek boş geçmemiş. Evrende boşluk olmadığını okumuştum bir kitapta.
Beden dururken zihin çalışıyor. Şimdi biraz da beden çalışsın bakalım.