Bu yağmur sonrası
Alıp götürmemişse o sular seni
Bu yorgun, bu köhne, bu çürük bedeni,
Yaşamak ağır
Bu böyle yapayalnız bırakılmışlık içinde
Yapayalnız ve üst üste yıkılmışlık içinde
Yoksa eğer başını yerden kaldıracak mecalin
Kapanmışsa üstüne kara geceler gibi hayalin
Kırılmışsa içinden geçilen aynalar,
Dağılmışsa o asude çarşılar
O pınarlar kurumuş, o ceylanlar göçmüşse çoktan
Yaşamak ağır
Yürüyüp gitmeli belki insan
Sokaklar boyu bir sancı gibi,
Kanar gibi yürüyüp gitmeli
Usul usul, damla damla, yaralı sıcak yürüyüp gitmeli de
Susmuşsa o yollar, açılmamışsa adımlar boyu
Çevirmişse yüzünü o ağaçlar, sır vermemişse
Sakınmışsa bir kuru selamı eski dostlar
Dönüp bir bakan olmamışsa geriye
Yaşamak ağır,
Öyle harapsa her şey
Harapsa ve tavan aralarından yıldızlar görünmemişse
Çatlak duvarlardan tılsımlı gözler bakınmamışsa
Merdivenlerden başka sofalara çıkılmamış
Kapılar ötelere açılmamışsa
Bıraktığın durmamış, geçtiğin görülmemiş, konuştuğun Duyulmamışsa
İçine çektiğin verilmemişse
Yaşamak ağır
Gün gelir elbet
Elbet gün gelir bu ülkede yağmur duasına çıkan
Çocuklar olur
Bakışların karartmadığı, dillerin soldurmadığı
Söylemlerin kirletmediği yüzü suyu hürmetine Yağmurların yağdığı
Tertemiz, gül yüzlü çocuklar olur bu ülkede
Değil mi ki rabbim sebepleri bilkülliye sukut ettirir
Değil mi ki umutları bir balık yutar,getirir
Bakmak ağır, görmek ağır, duymak ağır
Bu böyle vicdanlar arasında kör ve sağır
Kalakalmak da varmış kederde musallada
Kimsesiz bir tabut gibi
Kara kapılar ardında kalmış umut gibi
Bir el gelir elbet sarar bulut gibi
Başını bir kucağa yatırır
O sular alır da götürür
Değil mi ki yaşamak ağır..
Şecerei yaktin önüne bırakır